Şuanda varlığını sürüten bedenimin kalıp ayrımlarındaki yalnızlıkları ufalan bireylere nefes vererek suni dejavularımla ruhsal atamalarına suskun kalıyor.Kendini öpmeden gidiyor olman gözlerimi sıkıca kapatıp gözyaşlarımı yutmama sebep oluyor.Gamzen, gamzelerin, sesin ve sessizliğin yılların birikimine sahip olsada elleri yetmiyor bulunduğum yere...
Gecenin uykusu kaçtığında yağmurlu hayallerimizi dilimizden çıkarabilseydik, beklentilerimizin durağında inmek zorunda kalmazdık.Aynı nefesi, en son beraber attığımız sol adımdan sol üst yanıma arkanı dönmeden koşarcasına uzaklaştığın o sokakta hapsettim ben. ''Kendime dönüş yolunu karıştırmış olmalıyım her hücrem adına kelepçeli'' bileklerimden çekip kaç yabancıyı işlediysende paslı hayatınla hücrelerime o kelepçe açılmadı! Birbirini tanımayan iki gece hatıramda tüm kokusuyla tek parça korku taşımadan sevişen. Dört yanımız duvar üzerimizde yabancı sesler ellerim tüm fazlalığından kurtulup çıplak bedenine dokunuyor.Soluksuz nefeslerimizi an kaybetmeden paylaştığımız inlemelerine sadece her hücremin eşlik ettiği açık ve tetikte kalması aşk tarafından bir emir olan gözler bakışlarımızdaki arzuları itiyor sonsuzluğumuza.Dudağından bir parça kanı emip kapıda takılı kaldığım an kokunun acımasız gerçekliğinde titredi sesim...
Bir başka ayaz gecesi uzaktan duyulurken ezgilerine sadık sesin kokuna sarıldı bile kendim.Adımlarının geride bıraktığı tırnak yiyen çocuklar arkanda ses kaybına uğramakta.Sen yanımdan geçmek bilmeyen zamanların ağırlığında geçerken kelimeler yenik...Ruhsal dalgalanmanın takvim yırtan rüzgarında üşüyen ellerini kalbime koymak ister misin diye sormak içindi gözlerinle gezdiğin her harf dilini es geçen her hece..
Ruhsal dalgalanmanın takvim yırtan rüzgarında üşüyen ellerini kalbimde saklamamı ister misin ?
Orflem Owoh
07.12.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder